Evrim Atış’ın Kayboluşu: Altı Yıl Sonra Yeniden Hatırlanmak
21 Ağustos’ta Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran’ın kaybolması, Türkiye’nin gündemini sarsarken, yıllar önce Tokat’ta kaybolan Evrim Atış olayını da yeniden gündeme taşıdı. Her iki durum da aileleriyle birlikte toplumun kalbini yaralayan trajedi hikayeleri. Peki, Evrim Atış kimdir ve ona ne oldu?
Evrim Atış’ın Kayıp Hikayesi
Evrim Atış, 10 Temmuz 2018 tarihinde, Tokat’ın Turhal ilçesine bağlı Yenisu köyü yaylasında, oyun oynarken kayboldu. O zamanlar sadece 3,5 yaşındaydı ve annesi Dilek Atış, onu bir çadırda bırakıp kısa bir süreliğine uzaklaştığında geri döndüğünde, yerinde bulamadı. Bu bilinmezlik, aynen günümüzde Narin Güran’ın durumunda olduğu gibi, aile ve çevredekiler için büyük bir çaresizlik yarattı.
Küçük Evrim’in kaybolmasının ardından, evdeki herkes paniğe kapıldı. İlk başta kendi imkânlarıyla arama yapan aile, sonuç alamayınca jandarmaya başvurdu. Jandarma ve AFAD ekipleri, olayın ardından günlerce geceli gündüzlü çalışmalara başladı fakat ne yazık ki, küçük Evrim’den hala bir haber alınamadı. Aylar süren çabaların ardından bile elde edilen herhangi bir bulgu, durumu daha da zorlaştırdı.
Geçmişte Yaşanan Bir Başka Kayıp: Genç Ömer Öngüt
Şimdi merak edilen bir başka isim daha var: Ömer Öngüt. Bu kayıpların arasında bir paralellik kurmak, birçok soru işaretini doğuruyor. Ömer Öngüt’ün olayını nasıl unuttuk? Onun hikayesi ne?
Yıllar geçse de kayıplar, insanların hafızasında silinmez izler bırakır. Bu da belki de kaybolanlara bir gün geri dönebilir umududur. İşte bu nedenle, her kayboluş hikayesi önemlidir.
Toplumun Duyarlılığı
Unutulmamalı ki, kaybolan bireyler ve aileleri, yalnızca bir haber konusu değil. Her biri bir hikaye, bir hayal ve bir umut taşır. Geçmişte yaşanan Evrim Atış vakası gibi durumlar, insanları bir araya getirip, toplumun güvenliğini ve adalet anlayışını sorgulatır. Bu bağlamda, kaybolan çocuklar için yapılan kampanyalar ve arama çalışmaları, sadece bir bütünlük sağlamakla kalmaz, aynı zamanda ülkenin toplumsal duyarlılığını da açığa çıkarır.
Evrim Atış ve Narin Güran gibi kaybolan çocukların hikayeleri, bir insanın başına gelebilecek en zor durumlardan birini gözler önüne seriyor. Umarız, bir gün bu kaybolmuş çocuklar için sevinçli haberler alırız.
Kaybolan çocuklarımızın bulunması için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini unutmamalıyız. Toplum olarak dayanışma içinde olmalı, bu tür olayların önüne geçmek için gerekli önlemleri almalıyız. Her kayıp, bir ders; her ders, daha sağlam bir toplum için bir fırsattır.