Tomris Hatun: Bir İmparatorluğa Karşı Direnişin Simgesi
Pers ve Medya bölgelerinde hüküm süren Ahameniş İmparatorluğu, tarih sahnesinin en güçlü yapılarından biriydi. Ancak bu büyük imparatorluğa karşı gelen en cesur figürlerden biri, Tomris Hatun’dur. Onun hikayesi, her ne kadar barışçıl bir hükümdar olarak tanınsa da, aynı zamanda savaşa olan hazırlığı ve stratejik zekası ile birleştiğinde, efsanevi bir direnişi simgeliyor.
Tomris Hatun’un yaşamı, içe dönük bir hükümdar olarak vilayetini yönetmekle başlamadı. Hemen her gün başına daha büyük sorunlar geliyordu. Zira Pers İmparatoru Büyük Kiros’un Massaget topraklarına düzenlediği akınlar, bu huzurlu coğrafyanın güvenliğini tehdit ediyordu. Kiros, barışçıl tavrını istismar ederek, bölgenin kaynaklarını yağmalamaya başladı. Ancak beklenmedik bir yanıt almak üzereyken, Tomris Hatun, halkının güvenliğini sağlamak için stratejik geri çekilmeler yaparak zaman kazandı.
Durum giderek ciddileşirken, Kiros’un yaptığı teklif her şeyi değiştirdi. Onun, Tomris’e tabi olmayı vaadi, oldukça tehlikeli bir tuzaktı. Tomris bu durumu hemen fark etti. Reddedilen teklifin ardından, Kiros kin dolu bir şekilde büyük bir ordu toplayarak tekrar saldırdı. Bu sefer, yanında savaş köpekleri de bulunuyordu.
Tomris Hatun, kaçmanın bir anlamı kalmadığını anladığında cesurca bir savaş alanı seçti. Kiros’un ordusunun yaklaşmasını beklerken, iki ordu arasında yalnızca birkaç kilometre vardı. Güneşin battığı an, savaşın başlamadığı bir dönemdi. Ancak Kiros, bir çadır kurarak Massagetleri oyaladı. Bu çadırda yer alan güzel kızlar ve yiyecekler, Tomris’in oğlu Spargapises’in dikkatini çekti. Bu da, kargaşaya neden oldu. Fakat, Pers kuvvetleri çadırı baskın yaparak saldırdı ve oğlu hayatını kaybetti. Tomris Hatun’un acısı derinleşirken, “Kana susamış Kiros! Sen oğlumu şarap yüzünden öldürdün. Ama güneşe yemin ederim ki seni kanla doyuracağım!” diye haykırdı.
Tarih, M.Ö. 529’da Seyhun Nehri yakınlarında yapılan bu efsanevi savaşı unutmamış durumda. İki taraf arasında geçen çatışma, Herodot’un tabiriyle “Yunan toprakları dışındaki en kanlı savaş” olarak anılmıştır. Kiros’un savaş düzeni oldukça stratejikti; ancak Massagetlerin cesareti ve güçlü okçuluk yetenekleri ile birleşince, Pers askerleri büyük bir bozguna uğradı. Kiros’un ordusu ağır kayıplar vererek, savaş alanından kaçmak zorunda kaldı. Son çare olarak, geriye kalan “Ölümsüzler” ile birlikte çembere alınmaktan kurtulmaya çalıştı; ama bu da başarıya ulaşamadı. Sonunda, atından düşüp can verdi.
Savaş sona erdiğinde, Tomris Hatun, verdiği sözü tutarak Kiros’un kafasını kan dolu bir fıçıya attı. “Hayatında kan içmeye doymamıştın, şimdi seni kanla doyuruyorum!” diyerek, intikamını kesin bir şekilde aldı. Savaşın sonunda yaşanan kayıplar her iki tarafı da derinden etkiledi. Ancak Tomris Hatun’un zaferi, sadece Massagetler için değil, tüm dünya tarihinin akışı için önemli bir dönüm noktasıydı. O, yalnızca bir hükümdar değil, özgürlük ve adalet sembolü haline gelmişti.
Böylece Tomris Hatun, cesareti ve direnişiyle tarihin sayfalarında adını bırakmayı başardı. Onun hikayesi, yalnızca geçmişin bir parçası değil; aynı zamanda günümüzde de mücadele ruhunu yaşatmaya devam eden bir ilham kaynağıdır.