Narin Güran’ın Ölümünün Ardındaki Miras
Narin Güran’ın trajik ölümü, birçok kişiyi derinden etkiledi ve bu olayın ardından başlatılan soruşturma, Güran ailesinin tarihi üzerine önemli bir tartışma açtı. Özellikle Narin’in abisi Baran Güran’ın sosyal medyada yaptığı açıklamalar, Molla Gürani ile ilgili araştırmaların seyrini değiştirdi. Baran Güran, kendilerine dair bazı bilgiler paylaşarak ailenin tarihine ışık tuttu.
“Biz Molla Gürani’nin torunlarıyız,” diyerek sözlerine başlayan Baran Güran, ailenin köklü bir geçmişe sahip olduğunu belirtti. Bunu söylerken, eski zamanlarda ağa olarak bilindiklerini de vurguladı. Ancak, var olan zenginlik iddialarının gerçeği yansıtmadığını, tarım işleriyle uğraştıklarını ve sahip oldukları kaynakları aile üyeleriyle paylaştıklarını belirtmesi dikkat çekiciydi. Baran Güran’ın bu açıklamaları, Molla Gürani’nin kökeni ve tarihi üzerine derinlemesine araştırmalara zemin hazırladı.
Molla Gürani: İslam âlimi ve Şeyhülislam
Osmanlı tarihinin önemli figürlerinden biri olan Molla Gürani, dördüncü şeyhülislam olarak tanınmaktadır. Asıl adı Şemsüddin Ahmed bin İsmâil bin Osman Gürânî olan Gürani, 1480-1488 yılları arasında İstanbul müftülüğü ve şeyhülislamlık görevini yürütmüştür. Göz alıcı bir yaşam sürdüren bu müderris, 1488 yılında İstanbul’da yaşamını yitirmiştir. II. Bayezid, Gürani’nin cenaze namazını bizzat kıldırarak, ona olan saygısını göstermiştir.
Ancak Molla Gürani’nin kökeni hakkında farklı rivayetler bulunmaktadır. Özellikle Şehrizor Kürtleri’ne ait olduğu iddiaları öne çıkmaktadır. Bazı tarihçiler Gürani’nin doğum yerinin Şehrizor olduğunu ileri sürerken, Irak’taki Şehrizor veya İran’ın Nişabur bölgesindeki İsfeyarin köyünden geldiği yönünde de görüşler bulunmaktadır. Bikaî ise onun Diyarbakır’da doğduğuna dair ifadelerde bulunmuştur.
Küçük yaşlarından itibaren hafızasıyla dikkat çeken Molla Gürani, ilim öğrenme yolculuğuna çıkmak için Bağdat, Diyarbakır, Hayfa ve Hınıs gibi önemli merkezlere gitmiştir. Aldığı eğitimler onu sıradan bir âlim olmaktan daha öteye taşımış, Şam’da dersler vererek ün kazanmasına olanak sağlamıştır. Özellikle dönemin meşhur alimi İbn-i Hacer Askalani’den aldığı hadis ve fıkıh dersleri, onu zamanla tanınır bir hâle getirmiştir.
Eğitiminin getirdiği yeteneklerle, Genç Mehmed’i eğitmek üzere I. Murat’ın Bursa’daki medresesinde yer almış ve Yıldırım Medresesi’ne atanmıştır. II. Murad, Gürani’nin eğitim konusundaki azmi ve bilgisi karşısında ona büyük bir ödül vermiştir.
Sonuç Olarak
Molla Gürani’nin hayatı, sadece bir İslam âliminin serüveni olarak değil, aynı zamanda Osmanlı tarihindeki önemli bir dönemin de doremi olduğunu kanıtlamaktadır. Narin Güran’ın ölümü ile birlikte ailenin tarihe dair yapmış olduğu açıklamalar, Molla Gürani’nin mirasının tekrar gün yüzüne çıkmasına vesile oldu. Zamanla, belki de tarih sayfalarında yer arayışında olan diğer ailelerin ve bireylerin de benzer destanları gün yüzüne çıkacak. Kim bilir, belki bir gün, herkesin gözünde farklı bir ışık yakarak öne çıkmayı başaracaklar!