İşkenceci subay olarak bilinen Esat Oktay Yıldıran kimdir? Neden öldürüldü?

Esat Oktay Yıldıran’ın İsim Verilmesi ve Toplumsal Tepkiler İzmir’in Buca ilçesinde bulunan Belenbaşı Köyü’nde, yıkılan ilkokul binasının yerine inşa edilen yeni okulun Esat Oktay Yıldıran’ın ismiyle anılması, birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Bildiğiniz gibi, Yıldıran, 12 Eylül darbesi sonrası Diyarbakır Cezaevi’nde uyguladığı insanlık dışı işkenceleriyle tanınıyor. Bu nedenledir ki, eğitim yapısında böyle bir ismin yer […]

Iskenceci subay olarak bilinen Esat Oktay Yildiran kimdir Neden olduruldu

Esat Oktay Yıldıran’ın İsim Verilmesi ve Toplumsal Tepkiler

İzmir’in Buca ilçesinde bulunan Belenbaşı Köyü’nde, yıkılan ilkokul binasının yerine inşa edilen yeni okulun Esat Oktay Yıldıran’ın ismiyle anılması, birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Bildiğiniz gibi, Yıldıran, 12 Eylül darbesi sonrası Diyarbakır Cezaevi’nde uyguladığı insanlık dışı işkenceleriyle tanınıyor. Bu nedenledir ki, eğitim yapısında böyle bir ismin yer alması, yerel halk ve insan hakları savunucuları arasında ciddi bir rahatsızlık yarattı.

Esat Oktay Yıldıran Kimdir?

1949 yılında dünyaya gelen Esat Oktay Yıldıran, 12 Eylül 1980 darbesinin ardından, Diyarbakır E Tipi Askeri Cezaevi’nde yüzbaşı olarak görev yaptı. Gerekli asayiş görevi kapsamında, cezaevindeki tutuklulara yönelik sergilediği ağır işkencelerle nam saldı. Bu çerçevede, köpeklerini tutukluların üzerine saldırmak, dayak, cinsel istismar ve çıplak spor gibi birçok acımasız yöntem, onun işkenceleri arasında yer alıyordu.

Diyarbakır Cezaevi’nde görev süresi boyunca, 34 tutuklunun işkence sonucu hayatını kaybetmesi, bu trajik olayın somut bir göstergesiydi. Aralarında Ahmet Türk, Gültan Kışanak ve Orhan Miroğlu gibi tanınmış Kürt siyasetçilerin de bulunduğu birçok kişi, Yıldıran’ın işkencelerine maruz kaldı. O dönemde, tüm bu olaylar, Türkiye’nin siyasi tarihinin karanlık sayfalarında yer etti.

Yıldıran’ın Son Günleri

Esat Oktay Yıldıran, Diyarbakır Cezaevi’nde geçirdiği süre sonra İstanbul 23. Piyade Tümeni’nde tabur komutanı olarak görevine devam etti. Ancak, hayatının sonu oldukça trajik bir şekilde geldi.

22 Ekim 1988’de, Yıldıran eşi ve çocuğu ile birlikte Ümraniye’deki askerî lojmanların önünden bir halk otobüsüne bindi. Otobüs, Kısıklı Meydanı’ndaki durağa geldiğinde durdu ve saldırganlar peşine düştü. Hemen arkasındaki sıraya geçen iki kişi, kapılar açılır açılmaz Yıldıran’a ateş açtı. Kurşunlar, onun boynuna ve sırtına isabet etti. Hastaneye kaldırılmasına rağmen, Yıldıran hayatını kaybetti.

Aynı gün, gece saat 21.00 sularında, Cumhuriyet gazetesini arayan biri, "Kısıklı’da cezalandırılan Esat Oktay Yıldıran, PKK tarafından öldürülmüştür" şeklinde bir açıklama yaptı. Ancak bu olay, birçok spekülasyona ve tartışmalara yol açtı. Öte yandan, ölümünün ardında yatan sebepler, hâlâ netlik kazanmış değil.

Sonuç Olarak

Tüm bu bilgiler ışığında, Esat Oktay Yıldıran’ın adıyla anılan bir okul yapılması, sadece bir isim değişikliği olmaktan öte, toplumsal huzursuzlukları da beraberinde getiren bir durum. Eğitim kurumları, geçtiğimiz yıllarda yaşanan travmalar ve insanlık hallerinin vurgulandığı yerler olmalı, öyle değil mi? Öğrencilerimize doğru bir geleceği aydınlatmak için elimizden geleni yapmalıyız. Sonuçta, geçmişle yüzleşmeden gelecek inşa edilemez.

Eğer siz de bu konuda düşüncelerinizi paylaşırsanız, toplumun daha sağlıklı bir diyalog kurmasına katkıda bulunabilirsiniz. Unutmayın, herkesin sesi, toplumsal hafızanın bir parçasıdır.

Exit mobile version