Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Şenyaşar ailesi olayı nedir? Şenyaşar ailesi olayı ne zaman yaşandı? Şenyaşar ailesi kimdir?

Şenyaşar Ailesinin Trajedi Dolu

Şenyaşar Ailesinin Trajedi Dolu Hikayesi: Bir Şiddet Olayının Ardındaki Gerçekler

14 Haziran 2018, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde tarih selam dururken, bir aile trajedisi tüm Türkiye’yi derinden etkiledi. O gün, AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın seçim çalışmaları esnasında, Şenyaşar ailesinin işyerinde patlak veren bir kavga, kanlı bir çatışmaya dönüştü. Henüz ne olduğunu anlamadan, Hacı Esvet Şenyaşar (66) ve oğulları Adil (25) ile Celal Şenyaşar (45) hayatlarını kaybetti. Bu olayda, Yıldız ailesinden Mehmet Şah Yıldız da hayatını kaybetti, sekiz kişi yaralandı. Ancak, yaşananlar sadece bir günden ibaret değildi; çok derin izler bıraktı.

Olay Anı: Kargaşa ve Kaos İçinde Hayat Mücadelesi

AKP milletvekilinin bölgedeki esnaflarla yaptığı ziyaret, normal bir gün gibi başlamışken, kısa sürede kanlı bir çatışmayla sonuçlandı. Celal, Adil ve diğer kardeşler ağır yaralı bir şekilde Suruç Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Ancak hastaneye ulaşmaları, içinde bulundukları kaosu sonlandırmadı. Yalnızca fiziksel yaralar değil, yaşanan gözyaşları ve çaresizlik, o an orada bulunan herkesin kalbine kazınıverdi.

Bu dramatik olayın, tanığı olan anne Emine Şenyaşar’ın kelimelerinde ise derin bir acı yükseliyor. O sabah her şeyin normal olduğunu düşünerek çocuklarını dükkâna gönderen Emine Hanım, yaşadığı kaybın etkisiyle dolup taşıyor: “O zalimler yavrularımı elimden aldılar. Eşimi yaralı olarak gördüm ama ona ulaşmama izin vermediler.” Bu sözler, sadece bir anne kaybının tartışılmaz derinliğini göstermiyor; aynı zamanda bir toplumun yaşadığı travmanın da en açık ifadesi.

Yargı Süreci ve Etnik Gerilim

Olayın hemen ardından yaşananlar, adalet arayışının ne denli karmaşık olduğunu göstermekte. Şenyaşar ailesinin yaşadıkları büyük kayıplara rağmen, Fadıl Şenyaşar’a verilen 37 yıl 9 ay hapis cezası gibi kararlar, hukukun hangi tarafında durduğunu sorgulatıyor. AKP’li vekilin kardeşi Enver Yıldız’ın “haksız tahrik” gerekçesiyle 18 yıl ceza alması, adaletin sağlanabilirliğine dair birçok insanda soru işareti oluşturdu.

Otopsi Raporları: Şiddetin Gözler Önündeki Tablosu

Kayıpların acı boyutlarını gösteren otopsi raporları, Hacı Esvet Şenyaşar’ın vücudundaki 7 hayati bölgedeki yaraları ve oğulları Celal ile Adil’in yakından vurularak hayatlarını kaybetmelerini belgeliyor. Bu raporlar, insanlığın özünde barındırdığı şiddetin korkutucu boyutlarını ortaya koyuyor. Olayın dehşeti, yalnızca medyada yankı bulmakla kalmadı; insani değerlerin sorgulanmasına da yol açtı.

Kamuoyu Tepkileri ve Hükümetin Sesi

Devlet yetkililerinin olaya tepkileri ise oldukça dikkat çekici. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları, olayı PKK ve HDP ile ilişkilendirerek siyasi bir malzeme haline getirdi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, saldırının planlı olduğunu belirtirken, dönemin Başbakanı Binali Yıldırım da faillerin PKK sempatizanı olduğuna dair iddialarda bulundu. Olayın siyasi bir bağlamda gündeme getirilmesi, her yerde tartışmalara yol açtı.

Sonuç: Adaletin Peşinde

Ahmet Eşref Fakıbaba’nın olaydan yıllar sonra dile getirdiği pişmanlık, yaşananların nasıl bir travma yarattığını göstermekte. “Kendimi affedemiyorum.” ifadesi, yalnızca bir insanın beceriksizliği değil; aynı zamanda bir sürecin sorgulanmasına yönelik bir üzüntü taşıyor.

2064’te de olsa, Şenyaşar ailesinin yaşadığı bu acının merhameti, sadece kayıp olan bireyler için değil, aynı zamanda toplumun tamamı için büyük bir yük taşıyor. Gerçekler, hala gün yüzüne çıkmayı bekliyor. Adaletin tecelli etmesi için toplumun sesi duyulmalı; zira her bir kayıp, bir insanlık dramının temel taşını oluşturuyor.