Kars’taki Topuk Kanı Davası ve Aidin Salih’in Etkisi
Kars İl Sağlık Müdürlüğü, çocuklarının topuk kanını vermek istemeyen bir aileye karşı açtığı davayla dikkatleri üzerine çekti. Mahkemenin bu davada aldığı karar, sadece yerel değil, ulusal ölçekte geniş yankılar uyandırdı. Peki, bu davanın arka planında hangi unsurlar var ve Aidin Salih bu süreçte nasıl bir rol üstlendi?
Aidin Salih Kimdir?
4 Mart 1943 tarihinde, Ukrayna’nın küçük bir köyü olan Brusovka’da hayata gözlerini açan Aidin Salih, savaşın yarattığı zorluklarla dolu bir çocukluk geçirdi. II. Dünya Savaşı’nın ardından eğitim hayatına devam ederek Lugansk Tıp Koleji’nden mezun oldu. Ancak modern tıbbın sınırlı perspektiflerini yeterli bulmadığı için, Taşkent Üniversitesi’nin Biyoloji Bölümü’nde lisans eğitimini sürdürdü. Salih, burada aldığı bilgilerle birlikte tıptaki birçok yanlış anlayışı sorgulamaya başladı.
1970’li yıllara gelindiğinde, Sovyetler Birliği’nde alternatif tedavi yöntemleriyle tanıştı. İbn-i Sina’nın eserlerine derinlemesine bir ilgi duyan Salih, İslam Tıbbı üzerine yaptığı çalışmalar sayesinde birçok kitabı yayımladı. Bu süreç, binlerce hastanın sağlıklarına kavuşmasına da kapı araladı.
Davanın Arka Planı ve Mahkemenin Kararı
Kars’taki topuk kanı davasında, mahkeme Aidin Salih’in çalışmalarını referans aldı. Bu, söz konusu ailenin çocuklarının sağlıklarının korunması konusundaki haklarının yanı sıra, geleneksel tıp anlayışının modern tıptaki yerine dair önemli bir tartışma başlattı. Aidin Salih’in "Gerçek Tıp – Yitik Şifanın İzinde" adlı eseri, mahkemenin kararında etkili bir kaynak olarak kullanıldı. Bu eser, kullanıcılarının sağlığına dair farklı bir perspektif sunarak, modern tıbbın ötesinde bir anlayış geliştirilmesine katkı sağlıyor.
Ayrıca, Aidin Salih’in İstanbul Doğal Sağlık Enstitüsü’nün kurulmasına öncülük etmesi, alternatif tıp uygulamalarının Türkiye’deki gelişimine büyük katkıda bulundu. 2005 yılında Türkiye’ye giriş izni aldıktan sonra, burada da sağlık alanında önemli faaliyetlerde bulundu.
Sonuç
Aidin Salih’in gölgesi, Kars’taki bu dava üzerinden bir kez daha hissedildi. Yazar, doktor ve araştırmacı olarak bıraktığı miras, sağlık ve tıp alanındaki tartışmalara farklı bir boyut kazandırıyor. Merhum Salih, yaşamı boyunca sağlığa dair geliştirdiği alternatif yaklaşımlar ve eğitim çalışmalarının yanı sıra, öğrencilerine bir vakıf kurulması talimatını vermesiyle de hatırlanacaktır. Hayatı boyunca ilginç anekdotlarla dolu olan Aidin Salih, bir çok insanın hayatına dokunmuş ve onlara yeni ufuklar açmıştır. Bu dava ise belki de onun katkılarını daha geniş bir kitleye duyurmanın bir yoludur.
Kısacası, Kars’taki topuk kanı davası sadece bir hukuki süreç değil, aynı zamanda tıbbın geleceği üzerine düşünmemiz için bir fırsat sundu. Bizler de bu süreç üzerinden, geleneksel ve modern tıbbın nasıl harmonik bir ilişki içerisinde var olabileceğini sorgulamalıyız.