Kamu Çalışanları ve Vergilendirme Adaletsizliği: Bir Vaka Analizi
Hükümetin memur ve emekli memurlara yönelik zammı, enflasyon oranının altında kalırken, kamu çalışanlarının durumu daha da zor bir hale geldi. Bu bağlamda, gelir dağılımındaki adaletsizlikler ve vergi politikalarının baştan aşağıya gözden geçirilmesi gerektiğine dair açıklamalarda bulunan Taşkın, durumu açık bir dille ifade ediyor.
Gelin, biraz daha derinlere inelim. Taşkın, 2023 yılında memur ve memur emeklilerine yapılan 8.077 TL’lik seyyanen zammın, taban maaşa yansıtılmaması sonucu birçok kamu çalışanının mağduriyet yaşadığını dile getiriyor. “Sözler tutulmadı,” diyen Taşkın, bu durumun sorumluluğunun sadece bireylerde olmadığını vurguluyor. Elbette dikkat çekici; büyük şirketlerin devasa vergi yükü yerine sabit ve dar gelirli kamu çalışanlarının sırtına binen yükü göz önünde bulundurmalıyız.
Bunu söylerken, biz de insan olarak eşitlik ilkesinin nasıl ihlal edildiğine dair bir anekdot paylaşmak istiyoruz. Geçen hafta bir arkadaşım, yıllardır çalıştığı bir kamu kurumunda aldığı maaşın, senden benden daha fazla kazanan sanayicilerin vergi muafiyetleriyle kıyaslandığında nasıl da yetersiz kaldığını anlattı. Düşünün ki, yıllarca emek vermiş, toplumun bel kemiği olan memurlar, işte bu duruma düşmekte. Taşkın, durumu şöyle özetliyor: “Devletin vergi yükü, dar ve sabit gelirli memur ve memur emeklilerinin omuzlarına yüklenmektedir.” Bu, ciddi bir çifte standart değil mi?
Vergi Dilimlerinin Yetersizliği ve Sendika Rolü
Taşkın, kamu çalışanlarının vergi ödemelerinin çoğunlukla bordrolarından kesildiğini belirtiyor. “2023 yılının Ekim ayında yüzde 27 vergi oranına takılmak,” gibi cümleler kurarak, yıl içerisinde yaşanan karmaşayı gözler önüne seriyor. Hangi mantıkla yüksek vergi oranına bu kadar erken yakalanıyorlar? İşte bu noktada sendikaların rolü devreye girmeli. Taşkın, yetkili sendikanın etkisiz ve sessiz tutumunun birçok hakkı kaybetmelerine yol açtığını vurguluyor. “Eğer etkili bir sendikacılık yapılsaydı, bu durumda şu anki sıkıntılarımızın çoğunu yaşamazdık,” diyor.
Talep ve Gerekli Reformlar
Son olarak, Taşkın, dar ve sabit gelirli kamu çalışanlarının yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini, Anayasa’nın eşitlik ve çalışma haklarına vurgu yaparak dile getiriyor. “Enflasyon farkı her ay maaşa yansıtılmalı ve vergi oranları yüzde 15’te sabitlenmelidir,” diyor. Buradan çıkarılacak ders oldukça net; adil bir vergi politikası, ancak az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması ile sağlanabilir.
Sonuç olarak, kamu çalışanlarının yaşadığı bu adaletsizlikler, yalnızca ekonomiyle sınırlı kalmıyor. Toplumun genelinde güven kaybı yaratıyor ve iş barışını tehdit ediyor. Adaletin sağlanması adına atılacak adımlar, bu bireylerin üzerine kurulu olduğu toplum için de umut verici bir gelecek sunabilir. Şimdi, devlet yetkililerine düşen görevleri yerine getirerek bu durumu iyileştirmek. Ancak birlikte hareket edersek, belki de daha adil bir geleceğe doğru bir adım atmış oluruz.