Tarık Ziya Ekinci: Bir Hayat, Bir Mücadele ve Bir Miras
Kürt siyasetçisi, yazar, tarihçi ve insan hakları savunucusu Tarık Ziya Ekinci, 15 Ağustos 2024 tarihinde, dolu dolu geçen 99 yıllık bir yaşamın ardından hayata veda etti. Ekinci, toplumun adalet arayışına olan katkıları ile tanınırken, mücadelesi hem siyasi hem de akademik alanda derin izler bıraktı.
İlk Yıllar ve Eğitim
18 Şubat 1926 tarihinde Diyarbakır’ın Lice ilçesinde dünyaya gelen Ekinci, eğitim hayatına İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde adım attı. 1949 yılında mezun olduktan sonra Paris Tıp Fakültesi’nde ihtisas yaparak dâhiliye uzmanı unvanını kazandı. Bir doktor olarak edindiği deneyimler, onu sadece bir sağlık profesyoneli değil, aynı zamanda toplumsal meselelerden haberdar eden bir figür haline getirdi.
Siyasi ve Akademik Kariyer
Tarık Ziya Ekinci, 1957 yılında Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) katılarak siyasete adım attı. Sonrasında Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) kurucu üyeleri arasında yer aldı. 1965 yılında TİP’ten Diyarbakır milletvekili seçilerek, Kürt sorununu meclis gündemine taşıyan ilk siyasetçilerden biri olarak tanındı. Bu dönemde yapmış olduğu çalışmalar, özellikle Kürt kimliğinin tanınması ve kültürel haklarının savunulması üzerine odaklandı. İnanılmaz bir cesaretle, bu konuları açık bir şekilde dile getirirken, birçok insanın yaşamında derin bir etki bıraktı.
Hukuki ve Siyasi Mücadele
Ekinci, 12 Mart 1971 tarihinde Diyarbakır Sıkıyönetim Cezaevi’nde yargılandı ve “Kürtçülük” propagandası yapmak suçundan üç yıl hapis cezasına çarptırıldı. Aynı şekilde, 1980’lerin karanlık dönemlerinde beş kez tutuklanarak zor günler geçirdi. Ancak bu süreçleri, pes etmek yerine daha fazla kararlılıkla geçirmiştir. 1982-1989 yılları arasında Paris’te kalan Ekinci, burada da Kürt sorununu gündemde tutarak, yazılarıyla sesi olmaya devam etti.
Son Yılları ve Bağışları
Türkiye’ye döndükten sonra Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Danışma Kurulu’nda yer aldı. Ekinci’nin cömertliğinin bir örneği olarak, 2020 yılında ailesinden kalma 614 dönüm arazinin satışından elde ettiği geliri İsmail Beşikçi Vakfı’na bağışladı. Bu bağışla ilgili olarak, Ruşen Arslan’ın belirttiği gibi, Ekinci, “Bu topraklar babamdan kalsa da Kürt halkının malıdır” diyerek, dayanışma ve toplumsal sorumluluğunu yine ön plana çıkardı.
Yayınları
Tarık Ziya Ekinci, derin bilgisi ve deneyimlerini birçok esere dönüştürmüştür. “Doğu Dramı” (1966), “Devlet ve Ben” (1995), ve “Lice’den Paris’e Anılarım” (2011) gibi önemli eserleri, onun düşünsel dünyasını ve sosyal mücadelesini yansıtır. Bu eserler, sadece Kürt sorununu değil, aynı zamanda demokrasi, insan hakları ve çokkültürlülük gibi önemli konuları da ele alır.
Sonuç olarak, Tarık Ziya Ekinci’nin etkili kariyeri, Kürt siyaseti ve insan hakları mücadelesinde unutulmaz bir iz bırakarak, birçok nesile ilham kaynağı olmuştur. Onun idealleri ve mücadelesi, hepimizi daha adil bir dünya için harekete geçmeye teşvik ediyor. Ekinci, sadece bir siyasetçi değil, aynı zamanda umut ve azim timsali bir insan olarak kalacaktır.